Max Webr 21 Nisan 1864'te Thurinia'nın
Erfurt kentinde Max ve Helene Weber'in çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Yedi
çocuktan ilkidir. Hem anne hem baba tarafından protestandır. Protestan kökeni
Weber'i büyük ölçüde etkilemiş, en büyük sosyolojik analizlerinden biri olan
"Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu"nu yazmaya yöneltmiştir.
Weber'in Efurt'ta avukatlık ve yargıçlık yapmış olan babası politikacı olunca
ailesini 1869'da Berlin'e taşımıştır. Weber'in babası Berlin'deki siyasal
kariyerine belediye meclis üyesi olarak başlamıştır. Weber'in ailesi bu sayede
ayrıcaklıklı geniş bir insanlar topluluğuna katıldı. Örneğin; tarihçi Thedor
Mommsen ve Wilhelm Dilthey Weberlerin evine yakın oturuyorlar ve onları
ziyarete geliyorlardı. Bu ortam genç Weber'in zamanının önde gelen
politikacıları ve bilginleriyle karşılaşmasına, onların tartışmalarını izlemesi
ve katılmasına ve ülkeyi ilgilendiren sorunların farkına varmasına katkıda
bulundu. Weber'in babası maddi başarıya önem veren, dinsel duyguları zayıfz
kaba biridir. Baba Weber aileyi katı bir biçimde yönetiyordur. Kendisinden
farklı düşünen gençlere hoşgörü ile yaklaşmıyordur. Ataerkil biri olarak
karısının davranışlarını kontrol altına almaya çalışıyordur. Weber'in annesi
ise kocasından tamamen farklıdır. Çekingen ve hassas Helene Weber dinine bağlı
biridir. Sevecen ve şefkatli bir anne olan Helene Weber yine de sıkı çalışma ,
çilecilik ve kişisel ahlak gibi kalvinçi standartlarına bağlıydı ve bunları
çocuklarına aşılamaya çalışıyordu. Birbirine uygun olmayan karı-koca
evliliklerinde sürekli kavga ediyordu. Bu çatışma Weber'i hayatı boyunca
etkilemiştir. Weber hastalıklı bir çocuktu. 2 yaşında menenjite yakalandı ve bu
olay onun fiziksel gelişimini ve gücünü zayıflattı. Ancak Weber zihinsel
bakımdan erken gelişmişti. Erken ergenlik döneminde çok kitap okumuş ve kendine
özgü düşünsel ilkeler geliştirmişti. 13 yaşında tarih denemeleri yazmıştır. 15
yaşında okumalarını uzun notlar alarak sürdürüyor, dengeli ve ölçülü cümleler
kullanmaya özen gösteriyordu. 1882'de liseyi bitiren Weber ardından Heidelberg
Üniversitesi'ne kaydoldu. Babası gibi mesleki eğitim alanı olarak hukuku seçti.
1883'te bir yıl zorunlu askerlik hizmeti yaptı. Askerliğini bitirdikten sonra
Weber Berlin Üniversitesi'ne kaydolur ve ailesi ile yaşamaya başlar. Burada bir
kaç yıl kaldı. Babasına mali açıdan bağımlı olan Weber hukuk stajını
tamamladığı dönemde giderek ondan soğumaya ve onu suçlamaya başladı. 1892'de
Berlin Üniversitesi'nde öğretmenlik yapmaya başladı. Aynı dönemde kuzeni
Marianne Schnitger'le evlenir. Çift 1894'te Weber'in ekonomi politik profesörü
olarak atandığı Freiburg'a taşınır. Weber sonraki birkaç yıl yıpratıcı
akademik, hukuki ve siyasal bir program sürdürür. Bu arada Weber'in annesi
Helene genellikle çocuklarını ve onların ailesini her yıl birkaç haftalığına
ziyaret ederdi. Ancak Weber'in babası karısının hareketlerini kontrol etmesi
gerektiği düşüncesiyle bu ziyaretler konusunda güçlük çıkarıyordu. Yaz boyunca
baba-oğul bu konuda şiddetle tartıştılar ancak bir uzlaşmaya varamadılar. Kısa
bir süre sonra da Weber'in babası öldü. Weber, babası ölünce, babasına karşı bu
düşmanca çıkışının asla onarılamayacak bir suç olduğunu düşünür ve kendisini
güçsüz süşüren, bir depresyona girer. Psikoterapinin bilinmediği bu dönemde
zihinsel bir çöküntü içinde olanlar için tek tedavi yolu dinlenme ve
gevşemeydi. Weber yaklaşık 6 yıl çok az çalıştı. Geçimini miras kalan parayla
sürdüren Weber bu depresyon döneminde belirli aralıklarla, tedavi amacıyla
geziler yaptı. 1900'de Heidelberg Üniversitesi'nden emekli oldu. Toplam 20 yıl
ders vermedi.
Weber 1903 başında kendini tekrar
yazarken buldu. İlk olarak Alman tarihsel iktisatçı Wilhelm Roscher ve Karl
Knies'i eleştiren zahmetli bir çalışma yayınladı. Kısa bir süre sonra önemli
metodolojik bir makale "Sosyal Bilimlerde ve Kamu Politikasında
Nesnellik"i yazıd. Bu yazıyı 1904 ve 1905'te yazılan Weber dendiğinde
genellikle ilk akla gelen kitap "Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu"
izler. Bu son iki çalışma Weber'in kendini bizzat sosyolog olarak gördüğü
dönemin başlangıç noktasıdır. Artık kendini doğrudan bilimsel çalışmalara
adayan Weber 1906-1914 yılları arasında araştırmalarını ve yazılarını sürdürür.
Din, kentlerin kökeni, sosyal bilimler metodolojisi üzerine araştırmalar yapar,
bir dizi kitap ve makale yayınlar. Weber 1910'da Alman Sosyoloji Derneği'nin
kurulmasına yardımcı oldu ve derneğin birkaç yıl sekreterliğini yaptı. Bu
dönemde sosyolojinin doğası, özellikle sosyal araştırmada nesnelliğin önemi
üzerine görüşlerini yayınladı.
Weber 1920 yazında zatürreye yakalanır ve
14 Haziranda ölür.
KARL
MARX VE MAX WEBER
1- Marx, konulara
makrososyoloji, Weber ise mikrososyoloji açıdan bakar.
2- Marx, topluma,
toplumlara önem verir, Weber ise birey ve gruplara önem verir.
3- Marx'a ekonomik
koşullar üretim araçlarının mülkiyetine bağlıdır. Weber ise ekonomik koşullara
önem verir. Ancak mülkiyet konusunda bir açılık getirmemiştir.
4- Marx, sosyal
farklılaşmada sınıflaşmayı ele alır. Hiyerarşik farklılıkları sosyal sınıflara
bağlar. Weber ise hiyerarşiyi sınıflandırır.
5- Marx, sınıf
farkının ortadan kalkması için devrimi gerekli görür. Weber ise piyasa
eknomisinin olmadığı yerlerde sınıf farkının olmayacağını, piyasa ekonomisi
süreceğine göre de sınıf farklılığının olacağını ileri sürer.
6- Marx'a göre
sınıflar arasında çatışma vardır ve bu çatışmada uzlaşma söz konusu değildir.
Weber'e göre ise sınıf çatışmasında uzlaşmalar olmaktadır.
7- Marx devlete,
Weber ise iktidara önem verir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder